28 Eylül 2011 Çarşamba

Ben küçükken annem "Hepimiz süperstar olarak doğduk"derdi.l

Öncelikle yeni bloğuma hoşgeldiniz.Temayı bulmak biraz zor oldu ama sonunda buldum işte. 


Son zamanlarda her şeyim fevkaladenin fevkinde gidiyor. Düşlediğim her şey gerçek oluyor. Tabi biraz zorlamayla. Şunu anladım ki uğraşılmadan kazanılmış zafer zafer değildir arkadaş. Çok uzakta olmayan bir zaman diliminden sonra tüm hayallerim gerçekleşmiş olacak. Ama daha önümde uzun bir yol var. Hayalim ne mi? şimdilik bunu saklı tutuyorum.Duyan herkesin şok geçireceğine eminim. O yüzden şimdilik susuyorum.


Yaklaşık 1 aydır amcamla sürekli savaş halindeydik. Ben kendi başıma bir iş bulmak isterken, o kendi uygun gördüğü işte çalışmamı istiyor. Amcamın kötü yüzünü görmek istemezsiniz. filmlerdeki kötü adamlar gibi oluyor. Ve malesef ki eli kolu her yere uzanıyor. 1 aylık savaşımızdan o mağlup çıktı ve bana kendi uygun gördüğü bir iş ayarlayacak. evet babasızlık böyle bir şey işte. Korumakla mükellef olan bir akraban bile senin kötülüğünü isteyebiliyor. Ve seni koruyacak kimse yok. 8 yıldır çektiğim şey bu. Ticaret lisesini okumamı ailem istedi.ve şimdi de nerede çalışacağıma onlar karar vereceklerini sanıyorlar. konu ben olunca,çatışma halindeki ailem bir anlaşma imzalıyorlar yani. 


Ama sanıyorlar ki benim plan yapamayan bir beynim yok. Çok kısa bir süre sonra şok geçirecekler. Onlar kötüyse ben daha zekiyim. Ve bu beni bir nevi kamçılıyor.

Geçen Elif z. ile harika bir gün geçirdik. Çok güldüm çok eğlendim. O da benim kadar çılgın ve saçmalıklarla dolu. Eğlenmeyi özlemişim. Mutluyum. İlginç ama umut doluyum.

Ve BU BLOĞU SEVİYORUUUM!!! 

26 Eylül 2011 Pazartesi

Boşçakal.

Hadi gel unutalım şu dünyayı. Amerikanın ekonomik krizleri,yunanistanın batması,avrupanın herşeye tepeden bakması,türkiyenin gitgide daha çook daha kapanması ve islam ülkelerinin temsilci olması,Tüketim çılgınlığı,küresel ısınma,füze kalkanı projesi gibi şeyleri. 


Bırakalım hayatı kovalamayı. 
Duralım.
Soluklanalım bir deniz kenarında. 
Güneş denizimizin ufkunda batarken,yunusları seyredelim. Kafa nereye biz oraya değil,biz nereye kafada oraya olsun. Çıkaralım içimizden gereksiz organları.Taşımakta zorlandıklarımızı. 

Sessizce uyuyalım sonra.

Ve uyanalım.

Sonra söz istediğin herşeyi yaparız. sabahın 6 sında işe gitmek için uyanırız. sen kahveni hızlıca içerken ben saçlarımı toplamaya çalışırım. Düzgün bir at kuyruğuyla ve iş kıyafetlerimizle çıkarız kapıdan eğer istersen. O telaşın içine atarız kendi cesetlerimizi. Günün nasıl geçtiğini anlamayız. Aylar yıllar geçiririz böyle. 

Sen yeter ki sadece bir güncük kuralları yık benimle. lunaparka gidelim mesela. yada bakkaldan meyve suyu çalalım yaşlı sabri amca bakkalda uyuklarken. Çocukluğumuza geri dönelim. Kaçak trene binelim,ıslak hamburger yiyelim. 

Ne olur sanki bir günden.

Ama asla uyanmayacaksın o kabustan.
Uyansan bile açmayacaksın gözlerini.
Hep öyle gitsin isteyeceksin. 
Amy winehouse un ölümü için üzülmeyeceksin çünkü o senin için uyuşturucudan ölmüş olacak.Bir ülke dolusu hayranı olması seni enterese etmeyecek.
Bülent Ortaçgil senin için sadece aylaklık yapan bir şarkıcı olarak kalacak.
Okan bayülgen ile sistemi becermek istemeyeceksin. 
Öyle yaşayacaksın,
Öyle de öleceksin.


Sen hoşçakalma sevgilim.
Boşçakal.







24 Eylül 2011 Cumartesi

Me and İ.

Bir garip hissediyorum kendimi son günlerde. 
Değişen bir ruh halinden ziyade,değişen bir şey var içimdeki bende. 
Aynadaki beni hiç sevmiyorum artık. 
Göz rengi sürekli değişen,dudakları sürekli kırmızı ve anlamsız bakan bir çift göz. Saçlarımı sevmiyorum. 
Renk renk olmasını istiyorum. 
Morlar maviler pembeler. Pis emolar gibi değil he. Emolardan hiç hazzetmiyorum.
Gökkuşağı gibi. 
Eski yazılarımdaki ben değilmişim. Birinin rolüne bürünmeye çalışıyor gibiyim sanki. Şimdiki düşünce halimi daha çok seviyorum. 
Müzik anlayışım seviye atladı. 
Çizgilerim daha keskin. Ama görünüşüm çizgilerimi hiç yansıtmıyor. Dolabımın hepsini kapımızın önünde yakmaya niyetliyim. 
Odamdaki posterlere baktıkça daha bir heyecanlanıyorum.  
Ve seni çok özlemişim. İçimdekileri normal kağıtlara dökemiyorum. İyi ki varsın. 
Sık sık uğrarım artık. 
Kendine iyi bak. koskoca bir yazı geçirdik farkında mısın?



Sonbahar yapraklarına basmayı seviyorum. Bana teomanın İstanbulda sonbahar şarkısını hatırlatıyor yaprakların hışırtısı.