25 Nisan 2011 Pazartesi

Ding, Dang. Dong!

Vay anasını yav. Bir şarkı insanı ne kadar değiştirebilir tabumu bugün kırmış bulunuyorum. 
Depsesif obsesif psikolojikman çökük-veonabenzerşeylerimiişte- ruh halimi düzeltebilen bir şarkı buldum. 


Aslında o kadar sıkıcı bir gün geçirmiştim ki hiç gLee izleme havamda değildim. Ama artık şeytanmıdır melekmidir kimin dürttüğünü bilemeden Kendimi diziportu açarken buldum. Aman Tanrım o da ne? Bir şarkı. Valerie. "dets emayzing!"diyiverdim anlayamadan. Tüm kötü düşünceler uzaklaşıp gidiverdi. Hemde kafam kendini resetlemeden. Ne kadar sevindim sana anlatamam biloğum. Gecenin bir tarzı alice in wonderland deki header gibi dans ettim valla. 


Kargalığı geçmiş olan sesim bile bu şarkıyı söyleyince mutlu oldu inanırmısın. Yeniden müzikle doluverdim. 


Şukelalardayım, Kaşık kaşık krem şanti yiyorum, Ve artık penceremden daha parlak bir ışık odamı aydınlatıyor. 


Yenilendim sanırsam. 


Hayat güzel. Hemde çook. 


İnsanlar bunu aklından çıkarmamalı.


Hay mk! gece olmuş ya.


Öptüm seni biloğum Cuma dan sonra yaz geliyor. Ne güzel değil mii? (: 

21 Nisan 2011 Perşembe

Dinleyin! Ya da dinlemeyin. Ne fark eder?

Önceki yazılarımdan birinde bazen insanları kırarım demiştim. şimdi onun ikinci kısmına geçiyoruz.


Bazen de insanlar beni kırar. Sürekli kendimi kırmaya alışık olan bünyem,başkası yapınca şekil değiştirir. 
Önemsemediğim insanlar canımı yakmasa da,bazen çok sevdiğim arkadaşlarımdan bazıları bunu yapıyor. Günlerce düşünüyorum mesela. Gündüzleri slow müzik dinliyorum geceleri ağlamadan,bir kaç gözyaşı düşmeden yastığıma uyuyamıyorum bazen. Çünkü üzülüyorum. Ben ona ne yaptım ki o beni umursamıyor diyorum. 


Gerçekten üzülüyorum.


Halbuki o her cümlesinde insanları kırmamaya çalıştığını söylüyor. Her kelimesi tek harf yazsa bile bunu görebiliyorum.  Okulda çok dışlandığından şikayet ediyor ama birilerini dışlıyor bilmeden.


Biliyorum farkına varsa bu yaptığının üzülür. Melek gibi bir kalbi var ama bilmeden kırılmak bile canımı acıtıyor bazen.


Ben de insanları kırmıyor muyum? Evet kırıyorum hatta paramparça ediyorum bazen. Yaptığımdan da pişmanlık çok geç duyuyorum. 


Ama ben siyahım diye çevremdeki herkes siyah olmak zorundamı?


Birisi çıksa da "Ben beyazım kardeşim!" dese bende beyaz olmaya çalışmazmıyım?


Zaten yorucu olan hayatıma siyahı sokarmıyım hiç?


Ama yok. 


İnsanlar beni önemsemiyor.


Sanırım bu yukarıdakinin yarattığı herşeyi çok sevmemden kaynaklanıyor.


Kötü insanlara bile üzülüyorum bazen.


Ve sanırım bu benim en büyük günahım.


Sen sen ol bloğum... Sen ben olma bloğum. İnsanlara haddinden fazla değer verme.


Bitti.







17 Nisan 2011 Pazar

Doğum Günün Kutlu olsun. ♥






Beynim içeride hızla yol katediyor günlerdir. "mert'e yazı yazmalıyım yazmalıyım kesinlikle yazmalıyım." diye. çünkü hadi amaa sen vişne çürüğüsün. Böğüm böğüm ağlatabilme gücüne sahipsin. En son baktığımda 410 tane izleyicin vardı. kabul et sen bir vişne çürüğüsün. Bir blogger a en iyi hediye nedir? Bu sorunun cevabını sen benden daha iyi biliyorsundur.

Aslında bu bir doğum günü yazısı başlıktanda anlaşılacağı gibi. Ama beynim seni övmeye doğru ilerlediği için başlangıcımın kusuruna bakma. 

Ben senin beceriksiz yazarın, ablan olamasamda abla gibi davranmaya çalışanın, Birazcıkta olsa seni kollamaya çalışanın,şuan kendime taktığım ünvanlarımı çok layık görenin.

Sen benim,biricik küçük erkek kardeşim,saçlarını dağıtmak istercesine karıştıranım, İncide karşılıklı profiterol yemek istediğim.

Bende bilmiyorum bu sevgi nereden geliyor? Hani türk filmlerinde "Abla sen çok iyisin sana anne diyebilirmiyim?"derler ya onun gibi birşey sanırım.

Sana Erkek kardeş demeyi o kadar çok seviyorum ki. Anlatılmaz yaşanır ya. 

Biliyorum bazen bunu çok saçma buluyorsun. "Lan aramızda bir yaş var mk." demek istediğin zamanları hisedebiliyorum.Gereksiz bir özellik ama biliyorum.

Aslında bende bazen "Lan aramızda bir yaş var ya" diye düşünüyorum. 

Neyse ya bu konu çok saçma yerlere gidiyor daha yazmamız gereken çok şey var.

Başlangıçta,ona ne hediye almalıyım diye düşündüm. Ne yapmalıyım ki mutlu olsun? Bakırköyde boş boş gezerken bir de ne göreyim. İşte dedim işte bu o. bu hediyeye baktıkça yemin ederim ki seni görüyordum. Tanıdığım bir sürü erkek arkadaştan seni ayırabilen müthiş bir şey. Bu aldığım hediyeyi senin sevebileceğini düşündüm sonra ve aldım. Ama bununla yetinmedim bir de senin için yazı yazdım.

Sen,İnci sözlük çıktığından beri liseli olmaktan nefret eden,

Zeyna,Rose Tyler,Rihanna,Pucca ve bilumum başarılı blog yazarlarından çok hoşlanan.Ah birde tabiki nağmee.

Adam fawer a korsan kitap imzalatan,

Maviden Vazgeçemeyen,

Browni intense ve çilekli milka için herşeyi yapabilecek olan,

İnanılmaz yazılara ve özellikle sarımsakçı kız ayşeye imza atan,

Üstrupsuz Yazar'a mantı açtrıtma gücüne sahip,Aras Öztürk ile fotoğraf çektirebilen,

Ama en önemlisi;

Sen iyi bir insansın.

İyi bir genç.

İyi bir yazar.


 3 ü bir aradasın.

Sen "Mert Yıldırım"sın.

Ve bu arkadaşın, kardeşin,takipçin,hayranın-Artık ne dersen ne-Seni çok seviyor.

İyi ki hayatıma lambır lumbur girdin.

İyi ki seninle ve diğerleriyle karşılaştım diyorum bazen.

Hayatımdan çıkmanıza asla asla asla izin vermeyi düşünmüyorum.Kavgalı olsak bile-Ki ben kavgadan nefret ederim çok az kavga etmişliğim vardır- Bir doğum günün kutlu olsun demeyi senin için birşeyler yapmayı asla ihmal etmeyeceğim.

Ben deli bir insanım ve vişnemi çook seviyoruum. ♥

Ben biraz şımarık,kibirli bir insanım ama yine de vişne çürüğümü seviyorum.

Doğum Günün Kutlu Olsun. ♥

Not: umarım aldığım hediyeyi bir kaç hafta içinde verebilirim. Ve Türkçemin kusuruna bakma N'oluur. ♥

Birşey diyeyim mi? Bu yazıyı göndermekten korkuyorum şu an. Elim KAYDI YAYINLA butonuna gitmiyor. 

 













15 Nisan 2011 Cuma

Kurmalı hayat part-1

-22.12.2010-
Kararsızlık ve uykusuzlukla geçen bir gecenin ardından ilk ezan sesiyle güne başladım. Zaten doğru dürüst kapanmamış olan gözlerimde koyu bir kızarıklık vardı. Annem ile teyzem kalkmaya çalışırlarken ben onlara kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum.Kahvaltı sırasında annem uyku mahmurluğunu üstünden atamamışçasına "Yavrum neyin var?" diye sordu. Onlara ne diyebilirdim ki. 'hiç bir şey" deyip konuyu kapattım.Kahvaltılarını ettikten sonra işlerine doğru yol aldılar. Sabah haberlerini izlerken uyuyabileceğimi hissettim ve yatağıma gittim.Ama malesef bir kez daha başarılı olamadım.

Gündüz uykusu derler ya hani şu en abuk olanlarından.Malesef onu yaşadım. Sabuklukta üstüne tanımadığım rüyalar görüyorum.Bunların başını zombi rüyaları çekiyor. Dünya üstündeki herkes  zombi olmuş ve ben amerikaya gitmeye çalışyorum ama bir bakıyorum uçağı kullanacak kimse yok. ha birde tüm şoklar etrafımda dolaşırken -Annemin abimin tüm ailemin ve tüm arkadaşlarımın ölmüş olması,Herkesin bana yenebilecekmiş birşey gibi bakması dışında- gidiyorum bir pilotun olmamasına ağlıyorum. Tanrıım.! sen bu saçma kuluna yardım et. 


Kahvaltı edemiyorum,Geceleri uyuyamıyorum,aklım bir karış havada Özlüyorum ve lanet gelsin ki korkuyorum.


Yardım almalısın diyor annem ama anlatmaktan da korkuyorum. Yazmak da içimi dökmeme yardımcı olamıyor.




-15.04.2011-


 Dün gece erken yattım. Ve kafamı yastığıma koyar koymaz değişik ötesi rüyalar görmeye başladım. zaten ygs den çıkmış bir beyin kullanıyorum, rüyalarım şu büyük ama kullanışsız beynimi zorluyor.


sabah 12.30 da uyandım. Ve hala uykum vardı. Dedem demir eksikliğinden kaynaklanabileceğini söylüyor. Ve hastaneye gitmekten çekiniyorum. Çook sıkıcı.


Sabah bana herşey yakışırı izlerim genelde. Şu ana kadar -Aa gerçekten güzel elbise- dediğim hiç bir giysi çıkmadı =Salak sen olsan çok güzel giyineceksin sanki=


Ve programlar sırasıyla izleniyor. Bilgisayarı saat 18.30 dan sonra açarım genelde. Odam hiç ışık almadığı için gündüzleri burada oturmak-hafta sonları hariç- bana kapalılık korkumu hatırlatıyor.


Günüm böyle akıp gidiyor bazı günler farklı bir şeyler yapıp lys ye çalışıyorum. Çok fazla değil, yavaş yavaş bir saat çalış yarım saat dinlen reklam süresi kuralları gibi.


Hayatım bombok. Ve yine korkuyorum. 

Bazen insanları kırarım.


Bilerek veya bilmeyerek. Doğam bu.Genelde yaparım.Herkes kırılmaz ama duyguları incinir. 


işte bu yüzden gerçekten insanları kırmaktan çekinirim. Çünkü kırdığımda ya derinlerde büyük bir yara açarım,Yada günlerce ağlatırım.


İnsanlar günlerce ağlamamalı.


İnsanları kırmaktan çok kendimi kırmayı tercih ederim.


Ve artık kendimi kırmaktan gerçekten sıkıldım.





1 Nisan 2011 Cuma

Kedicikler. ♥



"Başlıktan da anlaşılacağı gibi" demekten nefret ediyorum ama böyle başlamak zorundayım;


Başlıktan da anlaşılacağı gibi,bugünkü konumuz kediler. bir arkadaşımın tavsiyesine uyup "en çok sevdiğin şeyin yazısını daha güzel yazarsın." dediği için bunu yazmak istedim.






yani kısacası kedilere bayılıyorum. Büyük büyük renkli gözleri, tatlı tatlı tüyleri, özellikle küçük kedilerin yaptığı bütün şirinlikler yüzünden asla sevmekten vazgeçemeyeceğim hayvanlar grubuma çoktan girdiler.


Aslında çocukken izlediğim çizgi filmlerden bir kedici olacağımı büyüdükçe anladım.


tom&jerry de Tom'un o küçük lanet fareyi ne zaman yiyeceğini düşünmeden geçirdiğim bir günüm bile yoktu. 


özellikle fare ve kuş karakterlerinden nefret ederdim. 


sylvester ise hala içimde kalan bir yara. Türk olsa "çekmediğim dertler çile kalmadı" diye şarkıya bağlayacak yahu. 


köpekten çeker,kuşu bir türlü yiyemez. kendi küçük kedi yavrusuna bile doğru dürüst bir baba olamamıştır. 




gerçek hayatta ise köpekten çok kediler çile çeker. köpeklere kimse sataşamaz ama kedileri gördüğü yerde tekmeyi basan insanlar vardır. 


küçükken babamla sahilde yürüken bir olay olmuştu. 


önümüzde pis kılıklı 2 adam yoldan geçen kediye topa vurur gibi sağlam bir tekme atmışlardı.


babam da bunu görüp aşırı derecede sinirlenmişti.


babam iri cüsseli biriydi.eli de acaip ağırdı. ben babama;


"sende onlara bir tekme at baba küçüğü ezmenin ne kadar kötü olduğunu öğrensinler." demiştim.


Babam hiç birşey yapmamıştı. ve o gece babama küs kalmıştım. 


ama ertesi gün getirdiği pastayla barışmak zorunda kaldım.




öyle birşeydi işte.


yani kısacası kediler harikadır.


onlar için nankör diyenler asıl nankördür.!


izmirde müstakil bir eve yerleşirsek annemden kedi alacağıma dair bir söz aldım.


Ama bu yazımdan şu da anlaşılmasın, ben sadece kedileri değil köpekleri de severim :)


Öptüm.









(YİNE GElİİİNN!)