26 Eylül 2011 Pazartesi

Boşçakal.

Hadi gel unutalım şu dünyayı. Amerikanın ekonomik krizleri,yunanistanın batması,avrupanın herşeye tepeden bakması,türkiyenin gitgide daha çook daha kapanması ve islam ülkelerinin temsilci olması,Tüketim çılgınlığı,küresel ısınma,füze kalkanı projesi gibi şeyleri. 


Bırakalım hayatı kovalamayı. 
Duralım.
Soluklanalım bir deniz kenarında. 
Güneş denizimizin ufkunda batarken,yunusları seyredelim. Kafa nereye biz oraya değil,biz nereye kafada oraya olsun. Çıkaralım içimizden gereksiz organları.Taşımakta zorlandıklarımızı. 

Sessizce uyuyalım sonra.

Ve uyanalım.

Sonra söz istediğin herşeyi yaparız. sabahın 6 sında işe gitmek için uyanırız. sen kahveni hızlıca içerken ben saçlarımı toplamaya çalışırım. Düzgün bir at kuyruğuyla ve iş kıyafetlerimizle çıkarız kapıdan eğer istersen. O telaşın içine atarız kendi cesetlerimizi. Günün nasıl geçtiğini anlamayız. Aylar yıllar geçiririz böyle. 

Sen yeter ki sadece bir güncük kuralları yık benimle. lunaparka gidelim mesela. yada bakkaldan meyve suyu çalalım yaşlı sabri amca bakkalda uyuklarken. Çocukluğumuza geri dönelim. Kaçak trene binelim,ıslak hamburger yiyelim. 

Ne olur sanki bir günden.

Ama asla uyanmayacaksın o kabustan.
Uyansan bile açmayacaksın gözlerini.
Hep öyle gitsin isteyeceksin. 
Amy winehouse un ölümü için üzülmeyeceksin çünkü o senin için uyuşturucudan ölmüş olacak.Bir ülke dolusu hayranı olması seni enterese etmeyecek.
Bülent Ortaçgil senin için sadece aylaklık yapan bir şarkıcı olarak kalacak.
Okan bayülgen ile sistemi becermek istemeyeceksin. 
Öyle yaşayacaksın,
Öyle de öleceksin.


Sen hoşçakalma sevgilim.
Boşçakal.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder