21 Nisan 2011 Perşembe

Dinleyin! Ya da dinlemeyin. Ne fark eder?

Önceki yazılarımdan birinde bazen insanları kırarım demiştim. şimdi onun ikinci kısmına geçiyoruz.


Bazen de insanlar beni kırar. Sürekli kendimi kırmaya alışık olan bünyem,başkası yapınca şekil değiştirir. 
Önemsemediğim insanlar canımı yakmasa da,bazen çok sevdiğim arkadaşlarımdan bazıları bunu yapıyor. Günlerce düşünüyorum mesela. Gündüzleri slow müzik dinliyorum geceleri ağlamadan,bir kaç gözyaşı düşmeden yastığıma uyuyamıyorum bazen. Çünkü üzülüyorum. Ben ona ne yaptım ki o beni umursamıyor diyorum. 


Gerçekten üzülüyorum.


Halbuki o her cümlesinde insanları kırmamaya çalıştığını söylüyor. Her kelimesi tek harf yazsa bile bunu görebiliyorum.  Okulda çok dışlandığından şikayet ediyor ama birilerini dışlıyor bilmeden.


Biliyorum farkına varsa bu yaptığının üzülür. Melek gibi bir kalbi var ama bilmeden kırılmak bile canımı acıtıyor bazen.


Ben de insanları kırmıyor muyum? Evet kırıyorum hatta paramparça ediyorum bazen. Yaptığımdan da pişmanlık çok geç duyuyorum. 


Ama ben siyahım diye çevremdeki herkes siyah olmak zorundamı?


Birisi çıksa da "Ben beyazım kardeşim!" dese bende beyaz olmaya çalışmazmıyım?


Zaten yorucu olan hayatıma siyahı sokarmıyım hiç?


Ama yok. 


İnsanlar beni önemsemiyor.


Sanırım bu yukarıdakinin yarattığı herşeyi çok sevmemden kaynaklanıyor.


Kötü insanlara bile üzülüyorum bazen.


Ve sanırım bu benim en büyük günahım.


Sen sen ol bloğum... Sen ben olma bloğum. İnsanlara haddinden fazla değer verme.


Bitti.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder